UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’NDE YER ALAN YAPI: YEREBATAN SARNICI
T-COD Mimarlık olarak bu hafta sizlere İstanbul’un zengin tarihi ve kültürel mirasını yansıtan önemli yapısı Yerebatan Sarnıcı’ndan bahsedeceğiz. Görenleri kendisine hayran bırakan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Yerebatan Sarnıcı’nın tarihine ve mimari özelliklerine gelin birlikte göz atalım.
YEREBATAN SARNICI TARİHÇESİ
Ayasofya ve Cağaloğlu arasında yer alan ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Yerebatan Sarnıcı bir Bizans yapısıdır. Bizans imparatoru I. Justinianus tarafından 532 yılında inşa edilmiştir. İstanbul’un günümüze kadar en iyi korunmuş sarnıcı olma özelliğine sahip olan Yerebatan Sarnıcı, kullanıldığı dönemin en önemli su kaynaklarından biridir. 9800 m2 alanıyla, 100.000 ton su bulundurma kapasitesine sahip olan yapı, İstanbul’un fetheldilmesinden yaklaşık 100 yıl sonra yerel balıkçılar tarafından keşfedilmiştir. Osmanlı döneminde de çevresindeki halkın su ihtiyacını büyük oranda karşılamıştır. Osmanlı döneminde 2 defa onarılan yapı, ilk olarak 1723 yılında III. Ahmet döneminde Mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından, ikinci onarımı da Sultan II. Abdülhamid döneminde gerçekleştirilmiştir. 1987 yılına gelindiğinde İstanbul Belediyesi tarafından tekrar elden geçirilen yapıya, gezi platformu eklenerek turistik hale getirilmiştir. 1000 yaşını geçkin olması sebebiyle 1994 yılında yeniden büyük bir temizlik ve bakımın gerçekleştirildiği Yerebatan Sarnıcı, 2017 yılında başlayan son restorasyon ve güçlendirme çalışmalarıyla ziyaretçilere açıldı.
YEREBATAN SARNICI MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Etkileyici mimarisiyle insanı başka bir dünyaya götüren Yerebatan Sarnıcı’nın yapımında 7000’den fazla kölenin çalıştığı ve yapımının 38 yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.Kayalık bir zemine oturan, tuğladan inşa edilmiş dikdörtgen planlı bir yapı olan Yerebatan Sarnıcı,ölçüleri ilk defa I. Dünya Savaşı döneminde Alman arkeolog Eckinard Unger tarafından alınmış ve 138 x 64,6 olduğu belirtilmiştir. Üzerindeki tuğla tonozu taşıyan 9 metre yüksekliğinde 336 sütun vardır. 140 metre uzunluğu ve 70 metre olan genişliğiyle dev bir alanı kaplamaktadır. Yerebatan Sarnıcı’nın zemini ve kalın duvarları ‘’Horosan Harcı’’ adı verilen bir malzemeyle kalın bir tabaka halinde sıvanarak su geçirmez hale getirilmiştir. Sarnıcın içine 52 basamaklı taş bir merdiven inerek ulaşılmaktadır. Yapının ağırlığını taşıyan sütunların, daha eski yapılardan toplandığı anlaşılan , çeşitli mermer türlerinden yontulmuştur. Bu nedenle sütunların bir kısmı Dor mimari estetiğini yansıtırken diğer kısmı Corinth mimari estetiğini yansıtıyor. Sarnıcın en dikkat çekici özelliklerinden biri de mitolojik hikayelere konu olan sütunlarının üstündeki Medusa başlarıdır.
YEREBATAN SARNICI: AĞLAYAN SÜTUN
Sütunun üzerinde bulunan tavus gözü motiflerinin gözyaşına benzemesi ve diğer sütunlara göre her zaman ıslak bir görünüme sahiptir. Bu yüzden sürekli ağlıyor gibi görünmektedir. Efsaneye göre bu sütun, Yerebatan Sarnıcı’nın yapımında çalışan 7000 kölenin çektikleri eziyetin bir temsilidir.
Yerebatan Sarnıcı mimari özellikleri ve içerisindeki suyun yarattığı büyüleyici atmosferle ziyaretçilerine mistik bir deneyim sunmaktadır. Günümüzde çeşitli kültürel etkinlikler ve sergiler de buranın önemini artırmaktadır. Ayrıca sarnıcın içerisindeki yürüyüş yolları, ziyaretçilerin sarnıcın her köşesini keşfetmelerine de olanak sağlamaktadır.