ŞEHİRDEKİ MİMARİ SİLUET
T-COD Mimarlık olarak bugün sizlere yoğunlaşan nüfusla birlikte yaygınlaşan dikey mimari ve şehirlerin siluetlerini koruyan yatay mimariden bahsetmek istiyoruz. Şehrin mimarisi ve insanlar üzerindeki etkileriyle dikey mimari ve yatay mimari arasındaki farklara gelin birlikte göz atalım.
Dünyada özellikle büyük şehirlerin kendine özgü siluetleri vardır. Bir şehrin siluetinin korunmasına katkı sağlayansa binalar arasındaki kat farkını aradan kaldıran yatay mimaridir. Deprem kuşağında yer aldığımız için ülkemizde de uygulanması gereken yatay mimari, binalar arası kat farklılıklarını ortadan kaldırarak düzenli bir görüntü oluşturmaktadır. Şehrin inşasında enine gelişen bu yapılar sayesinde şehirler daha ferah ve düzenli bir görünüme kavuşur. Bu sayede de insanlar için daha geniş ve yeşil yaşam alanları oluşturulur. Yatay mimariyle birlikte şehrin siluetinin yanı sıra , insanların daha sosyal ve doğaya daha yakın olmasına da olanak sağlanıyor. Yatay mimariyle insanın toprak ile güçlü ilişkiler kurarak yaşamasına fırsat veriliyor. Enine gelişen az katlı konut projelerini ifade eden yatay mimari, günümüzde yerini kat farklarının ortaya çıktığı ve şehrin siluetini bozan dikey mimariye bırakıyor. Şehrin siluetini her geçen gün bozan dikey mimarinin hayata geçirilmesinin başlıca sebebi yaşanan arsa sıkıntılarıdır. Alandan tasarruf edebilmek için tercih edilen dikey mimari, birim alanda yoğunlaşmaktan kaynaklı olumsuz sonuçlar doğuruyor. Dikey mimariye sahip olan binalar etrafa çok fazla sıcaklık ve kirlilik yayıyor. Bu yüksek katlı yapılar birbirlerini gölgeleyip güneşlenmeyi ve hava dolaşımını etkilerken, insanların sosyal yaşamlarını da olumsuz etkilemektedir. Dar alanda fazla hane oluşmasıyla insan ilişkilerinin zayıflamasından yeşil alan miktarının azalmasına kadar birçok olumsuz etkisi vardır. Büyük şehirlerde, yoğun olan nüfusun ihtiyacını karşılayacak şekilde inşa edilen bu yapılara Ankara'da uygulanan Su Kent, Park Joven, Aden Beytepe, Avend Beytepe, Tuna Panorama, Enpark Beytepe, İncek Loft gibi konut projelerini ve YDA Center, Next Level, Togo Kuleleri, Paragon, 1071, Kale Ofis, Nev201, Mira Ofis gibi iş merkezi projelerini örnek gösterebiliriz. Bu yapıların deprem durumunda daha fazla risk taşıdığı için depreme dayanıklı biçimde inşa edilmesi, ileri yapım tekniklerinin kullanılması ve sonucunda yüksek yapım maliyetlerinin karşılanabilmesi gerekir. Dikey mimarinin şehrin siluetini bozması, şehir planlamasını zorlaştırması ve insanları sosyal yaşamdan uzaklaştırması gibi birçok dezavantajı bulunuyor. Kat farklarını ortadan kaldırarak şehrin siluetini koruyan yatay mimari ise insanlara daha fazla yeşil alan sunarken düşük yoğunluklu insan ölçeğinde kentsel çevreler oluşturulmasına da olanak sağlıyor.
Şehirlerin siluetlerini bozmasıyla gündeme gelen dikey mimari, gün geçtikçe daha yaygın hale gelse de deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, ülkemizde özellikle uygulamamız gereken mimari kurgu yatay mimaridir.